14 Mayıs 2012 Pazartesi

Ah İstanbul Ah !


Tarih [değiştir]

Ana madde: İstanbul'un tarihi

Genel tarih [değiştir]

İstanbul'daki Tarihi Yerler*
UNESCO Dünya Miras Listesi

Istanbul siluet.jpg
ÜlkeTürkiye Bayrağı Türkiye
TürKültürel
Kriteri, ii, iii, iv
Referans356
Bölge**Avrupa ve Asya
Tescil bilgisi
Tescil1985  (9. Oturum)
Dünya Mirası resmi listesi.
** UNESCO resmi sınıflandırması.
İstanbul, yerleşim tarihi son yapılan Yenikapı'daki kazılarla bulunan liman doğrultusunda 8500 yıl, kentsel tarihi yaklaşık 3 bin, başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan bir dünya kentidir.[kaynak belirtilmeli] Şehir çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik hâlini almıştır. Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze bir dünya başkentidir.
İstanbul'un tarihi ana hatlarıyla beş büyük döneme ayrılabilir:
  • Tarih öncesi dönemi
  • Byzantion dönemi
  • Konstantinopolis dönemi
  • Konstantiniyye dönemi
  • İstanbul dönemi

Tarih öncesi çağlar [değiştir]

İstanbul'un tarihi üç yüz bin yıl önceye kadar uzanmaktadır. Küçükçekmece Gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlandı.[27] Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yasadığı sanılmaktadır. Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlandı.[28]

Kuruluş dönemi ve Byzantion [değiştir]


İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından Galata Kulesi, 2010
2008 yılında İstanbul metrosu için yapılan Marmaray tüp geçidi kazıları sırasında Cilalı Taş Devri'nin sürdüğü MÖ 6500'lü yıllara ait kalıntılara rastlanan şehrin,[29][30][31] Anadolu Yakası'ndaki Fikirtepe'de yapılan kazılarda ise Bakır Çağı'nın sürdüğü MÖ 5500–3500 yıllarına ait kalıntılar bulundu.[32] Bunun yanındaKadıköy'de Fenikelilere ait kalıntılar bulundu. Traklar, kentin yakınlarına MÖ 13. yüzyıl ve 11. yüzyıllarda Semistra kentini kurdu.[33] Kral Lygos zamanındaSarayburnu'na, bugünkü Topkapı Sarayı'nın bulunduğu yerde bir Akropolis kuruldu. MÖ 685'te Megara'dan gelen Yunanlar burada bir koloni kurdu, Kral Byzas'ın hükümsürdüğü MÖ 667 yılında ise Byzantion kuruldu.[34] Kente Roma İmparatorluğu hakim olunca, kentin adı Septimius Severus tarafından kısa süreliğine oğlunun adı Augusta Antonina kondu,[35] ardından İmparator I. Konstantin zamanında kent Roma İmparatorluğu'nun başkenti ilan edildi. Bu sırada Nova Romaolarak değiştirilen kentin adı benimsendi ve 337 yılında İmparator I. Konstantin'in ölümüyle Konstantinopolis'e çevrildi.

Bizans İmparatorluğu Dönemi [değiştir]


Bizans Dönemi'nin en önemli eserlerinden Aya Sofya Müzesi, 2004
Bu dönem 324 - 1453 yılları arasını kapsadı. I. Konstantinus şehri ele geçirip Roma İmparatorluğu'nun başkenti yaptıktan sonra, şehir ayrıca Roma'nın doğusunun yönetim merkezi oldu. Romalı nüfusu bu dönemde, Romalı soyluların göçü de dahil olmak üzere önemli boyutta arttı. Bu dönemde; yeni bir mimari yapıyla şehir oldukça genişledi. 100.000 kişilik bir hipodromun (Sultanahmet Meydanı) yanı sıra, limanlar ve su tesisleri yapıldı.
Konstantinus'un döneminde şehre Nova Roma dese de; 11 Mayıs 330 da şehrin ismi Konstantinopolis oldu. Döneminde Dünya'nın en büyük katedrali olanAyasofya'yı 360'da kuran Konstantin; böylece Roma İmparatorluğu'nun dinini de Hıristiyanlık olarak değiştirdi. Pagan Roma dinine inanan batı ile ilk kopuş da bu dönemde başladı. Her ne kadar; Bizans İmparatorluğu I. Theodosius'un ölümü ile başlasa da; Bizans İmparatorluğu Konstantinus Hristiyanlığı getirmesine duyduğu saygıdan kendisini hep bir Bizans İmparatoru olarak gördü; 1453'deki çöküşüne kadar da 10 İmparatorunun daha ismi Konstantinus oldu. Bu dönemde İstanbul'un rolü oldukça stratejikti; Avrupa ve Asya arasında bir kapı oldu. Bu vesile ile, ticaretkültür ve diplomasinin yapıldığı bir merkezdi. Bu dönemde şehrin ismi "Poli" (şehir) de oldu.[36]
476'da Batı Roma'nın yıkılması sonrasında da; Batı Roma İmparatorluğu'ndaki Romalıların büyük bir çoğunluğu buraya göç etti, ve Bizans İmparatorluğu'nun da başkenti İstanbul oldu. 543'de nüfusun yarısının ölümüne sebebiyet veren veba salgınından sonra; şehir İmparator I. Jüstinyen döneminde yeniden inşa edildi.
700lü yıllarda Sasaniler ve Avarlar'ın saldırısına uğrayan şehir; 800lü yıllarda Bulgarlar ve Arapların, 900lü yıllarda ise Ruslar ve Bulgarların saldırısına uğradı.
Ancak; saldırılar arasında en yıkıcı olanı 1204 yılında oldu. Haçlılar tarafından; 4. Haçlı Seferi'nde 1204 yılında ele geçirilen şehir yağmalandı; halkın büyük bir çoğunluğu şehirden kaçtı; yoksul ve enkaz içinde bir kente dönüştü. Bunun sebebi Batı Roma'da büyüyen Latinlerin; Katolik Hristiyanlık anlayışı ile Bizans'daki Ortodoks Hristiyanlık inanışı arasındaki farklılıklar ve uyumsuzluklardır. Bu dönem sonrasında, 1261 yılında Palailogos Hanedanından; Michael VIII Palaeologus şehri tekrar ele geçirmiş ve Latin'lerin dönemini sona erdirdi.
Bu dönemden sonra giderek küçülen Bizans; Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1391'den sonra kuşatılmaya başlandı; en sonunda 29 Mayıs 1453'de Osmanlı İmparatorluğu'nun himayesine geçti.İstanbul'un fethi, Dünya tarihinde Orta Çağ'ın sonunu simgelemektedir.
Bizans'ın son imparatoru Konstantin fetihten önce İstanbul'u çok iyi savunuyordu.Suda bile yanan Grejuva,deniz seferlerini zorlaştırıyordu.Surların güçlülüğü ise şehre girmeyi %70-80 oranında zorlaştırıyordu.Fakat Fatih Sultan Mehmet,zoru başararak yeni bir çağ açtı...

Osmanlı İmparatorluğu dönemi [değiştir]


19.yüzyıl sonlarında Galata Köprüsü ve arka planda Yeni Camii,İstanbul.
Bu dönem 1453 - 1923 yılları arasını kapsadı. 29 Mayıs 1453'de; Osmanlı İmparatorluğu padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 53 gün süren kuşatması sonrasında; İstanbul Osmanlı'nın 4'üncü ve son başkenti oldu.
Osmanlının ele geçirmesinden sonra; Topkapı Sarayı ve Kapalı Çarşı'nın da kurulması ardından bir çok okul ve hamam açıldı. Dünya'nın ve İmparatorluğun dört bir yanından insanların taşındığı şehirde YahudilerinHıristiyanların ve Müslümanların beraber yaşadığı kozmopolit bir toplum oluştu. Bizans döneminden kalan, eski binalar ve surlar onarıldı.[37] Fetihten 50 yıl sonra; Dünya'nın en büyük şehirlerinden biri hâline gelen İstanbul'da "Küçük Kıyamet" olarak da adlandırılan; 14 Eylül 1509 İstanbul Depremi sonrasında (8 şiddetinde olduğu ileri sürülmektedir); 45 gün süren artçı sarsıntılarla binlerce bina yıkıldı ve bir çok insan yaşamını kaybetti.[38]
1510 yılında; Sultan II. Beyazıd; 80.000 kişinin çalışmasıyla şehri yeniden kurdu. Günümüzde de varolan eserlerin büyük bir çoğunluğu bu dönemden kaldı. Mimar Sinan'ın camileri ve diğer binaları kurduğu Kanuni Sultan Süleyman döneminde; mimari ve sanat konularına önem verildi. Lale Devri döneminde; Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1718 yılından itibaren; itfaiye'yi kurdu, ilk matbaayı açtı ve fabrikalar kurdu. 3 Kasım 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı sonrasında da batılaşma süreci hızlandığı dönemde bir çok alanda yenilikler yaşandı.[39]
Haliç'in üzerine köprü; Karaköy'e tünel, demiryolları, kentin içindeki deniz taşımacılığı, belediye örgütlerinin, hastanelerin kurulmasıyla modern bir şehir hâlini alan İstanbul, 1894 yılında Üçyüzon Depremi ile birlikte tekrar büyük bir zarar gördü. I. Dünya Savaşı'nın sonlarında ise 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca da işgal edildi.[40] İstanbul'un 2500 yıllık başkentlik dönemi 29 Ekim 1923'de sona erdi.
1890lı yıllarda Galata Kulesi'nden manzara.
1890lı yıllarda Galata Kulesi'nden manzara.
Osmanlı ve Bizans kayıtlarında, 1402'de Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirildi. Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden Manavlar olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır. Özellikle Anadolu Yakası'ndaki Türklerin kökeni manavlardır.[41]

Cumhuriyet dönemi [değiştir]

Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.
Cumhuriyet sonrası 1923-1950 yılları arasında fiziksel atılımlar oldu. 1900'lerin başında 1 milyon olan nüfus, 1927'de 690.000'e düştü, 1935'de 740.000 ve 1945'de tekrar 900.000'e ulaştı.[43] 1950'lerde Balkanlar'dan göç alan şehirde, bu dönemde şehirleşmede gecekondular ön plana çıkmaktadır. 1960'larda ise gecekonduların yanında, apartmanlaşma başladı. 1970'lerde ise hızlı nüfus artışı ile konut ve ulaşım sorunları önem kazandı. Bu dönemde otomobil sayısının artması ve sonucunda trafiğin artması Boğaziçi Köprüsü'nün yapılmasında etkili oldu ve ulaşımda önemli bir noktaya varıldı. İstanbul metropoliten alanı 1970-1975 yılları arasında merkezde 50 kilometre yarıçaplı iken 1980'de 60 kilometre yarıçapa ulaştı. 1990'ların nüfus artışı, nüfusun dış taraflara yayılması ile sonuçlandı ve sonucunda İETT'nin yetersiz gelmesi ile dolmuş ve minibüsler bu açığı kapatmaya çalıştılar. 70’li yıllarda eski hızı ile olmasa da imar faaliyetleri canlanan şehirde 1973 yılında Boğaziçi Köprüsü açıldı.[44]

Önemli mekânlar [değiştir]

Yapılar [değiştir]

İstanbul Surları [değiştir]

Ana madde: İstanbul Surları




İstanbul Surları
İstanbul'un etrafını çeviren surlar tarihte 7. yy.dan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı M.S. 408'den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu'ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray'a bu taraftan ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule'ye, Yedikule'den Topkapı'ya, Topkapı'dan Ayvansaray'a uzanıyordu.[145] Surların uzunluğu 22 km.'dir . Haliç surları 5.5 km., kara 6,5 km., Marmara Surları ise 9 km.'dir.
Kara surları üç bölümden oluşur. Hendek, dış sur,iç sur. Hendekler bugün tarım alanı olmuştur. Sura bitişik ve 50 m. aralıklarla kara surları tarafında, birçoğu yıkılmış, çatlamış durumda 96 burç bulunmaktadır. Bu burçlar, boydan boya uzanan sur duvarlarından 10 metrelik çıkıntıda, çoğunlukla kare planlı ve 25 metre yüksekliğindedir.




Dolmabahçe Sarayı




Haliç




Beylerbeyi Sarayı




Topkapı Sarayı




Yıldız Sarayı




Çırağan Sarayı

Dolmabahçe Sarayı [değiştir]

Ana madde: Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı, Karaköy'den Sarıyer'e uzanan sahil şeridinin Kabataş ile Beşiktaş arasında kalan bölümünde, Marmara Denizi'nden Boğaziçi'ne denizyoluyla girişte sol sahilde, Üsküdar'ın karşısında yer alan saray. Denizden yer alınıp doldurulmasıyla ortaya çıkan alana yapıldığı için dolmabahçe adını almıştır. Yapımı için dış devletlerden borç alınmıştır.[146] Dolmabahçe Sarayı'nın bugün bulunduğu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Osmanlı Kaptan-ı Derya'sının gemileri demirlediği, Boğaziçi'nin büyük bir koy'u idi. Dolmabahçe sarayı hâlâ eski güzelliğini korumaktadır. Geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy zamanla bir bataklık hâline geldi. 17. yüzyıl'da doldurulmaya başlanan koy, padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüştürüldü. Bu bahçede çeşitli dönemlerde yapılan köşkler ve kasırlar topluluğu, uzun süre Beşiktaş Sahilsarayı adıyla anıldı.[147]

Haliç [değiştir]

Ana madde: Haliç
Haliç, (batılıların deyişi ile Altın Boynuz) İstanbul'un bir koyudur. Haliç'in kelime anlamı, nehir ağızındaki koy demektir. Yunan efsanesine göre; Megaralılar, kralları Beyaz'ın annesi Keroessa için Altın Boynuz ismini vermişlerdir. Bizans döneminde kolonileşme de burada başlamıştır. Aynı zamanda Bizans İmparatorluğu'nun denizcilik merkeziydi.Sahil boyunca uzanan duvarlar,şehri bir deniz filosu atağından korumak için inşa edilmiştir. Haliç'in girişinde istenmeyen gemilerin girişini engellemek için, şehirden karşıya eski Galata kulesi'nin kuzeydoğu ucuna uzanan geniş bir zincir vardı. Bu kule Latinhaçlılarınca 4.Haçlı seferinde 1204 yılında geniş bir şekilde tahrip edildi. Fakat Ceneviz'liler yanına yeni bir kule inşa ettiler. Bu kule meşhur Galata Kulesi 1348 Christea Turris (Tower of Christ:İsa'nın Kulesi) diye adlandırılır. Osmanlı döneminde Yoğun Bektaşi nüfusun yaşadığı bir bölge idi. Karaağaç tekkesi,Karyağdı Baba tekkesi,Giresunlu Tekkesi gibi bir çok Bektaşi tekkesi bu bölgede idi

Beylerbeyi Sarayı [değiştir]

Ana madde: Beylerbeyi Sarayı
Beylerbeyi sarayı 1861-1865 yıllarında, eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan'a yaptırılmıştır.[148] Yazlık bir saray olarak inşaa edilen Beylerbeyi Sarayı, boğazı izleyebilecek bir yere yerleştirilmiştir. Saray, çok büyük olmamakla beraber, güzel işlemeleri ile göz kamaştırır. Sarayın mimarisi, Avrupa mimarisinden çok etkilenmiş olmakla beraber, Osmanlı'ya özgü süslemeler gayet rahat görülebilir. Sarayın içerisi rengarek çinilerle süslenmiş olup içeride Avrupa'dan getirlen mobilyalar ve değerli eşyalar kullanılmıştır. Sarayın tavanlarında ve duvarlarında özellikle gemiresimleri dikkat çeker.

Topkapı Sarayı [değiştir]

Ana madde: Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı, İstanbul'da yer alan ve dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişidir.[149] Konumu, Haliç’i, Boğaziçi’ni ve Marmara denizigören, İstanbul’un ilk kuruluş yeri olan bilinen akropol tepesidir. Tarihi İstanbul üçgen yarımadasının en uç noktasında, 5 km'yi bulan surlarla çevrili, 700.000 m2 özel araziye sahip bir komplekstir. Bu özelliği ile saraydan çok küçük bir şehri andıran Topkapı Sarayı, 500 yılı aşkın bir süredir kullanılmıştır. Sonradan padişah, yeni yapılan Dolmabahçe Sarayı'na taşınınca saray, uzun bir süre bakımsız bırakıldı. Saray, Cumhuriyet Dönemi'nde yapılan restorasyon sayesinde eski görkemine geri kavuştu. Şu an bir müze olarak kullanılan sarayda padişaha ait eşyalar segilenir. Müze kolleksiyonunun en değerli parçaları arasında Muhammed'in hırkası, dişi, ayak izi ve kılıcı sayılabilir. Bu nesneler, Yavuz Sultan Selim döneminde Kahire'den getirlmiştir. Başka bir değerli parça ise dünyaca meşhur Kaşıkçı Elması'dır. Topkapı Hançeri ise müzede sergilenen başka bir değerli eşyadır.

Yıldız Sarayı [değiştir]

Ana madde: Yıldız Sarayı
Yıldız Sarayı ilk kez Sultan III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan için yaptırılmış, özellikle Osmanlı padişahı II. Abdülhamit zamanında Osmanlı İmparatorluğunun ana sarayı olarak kullanılmış, günümüzde Beşiktaş İlçesi’nde yer alan bir saraydır.[150][151] Dolmabahçe Sarayı gibi tek bir bina hâlinde değil, Marmara denizi sahilinden başlayarak kuzeybatıya doğru yükselip sırt çizgisine kadar tüm yamacı kaplayan bir bahçe ve koruluk içine yerleşmiş saraylar, köşkler, yönetim, koruma, servis yapıları ve parklar bütünüdür.

Çırağan Sarayı [değiştir]

Ana madde: Çırağan Sarayı
İstanbul, Beşiktaş ilçesi, Çırağan Caddesi üzerinde bulunan tarihi saray. Haliç ve Boğaziçi’nin en güzel yerleri sultanlar ve önemli kişilere saray ve köşkleri için tahsis edilmişti. Zaman içinde bunların bir çoğu yok olmuştur. Büyük bir saray olan Çırağan da 1910 yılında yanmıştı.[152] Önceki bir ahşap sarayın yerinde 1871 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Saray Mimarı Serkis Balyan’a yaptırılmıştı. Dört yılda 4 milyon altına mâl olan yapının ara bölme ve tavanı ahşap, duvarlarda mermer kaplıydı. Taş işçiliğinin üstün örnekleri sütunları zengin döşenmiş, mekânlar tamamlardı. Odalar nadide halılarla, mobilyalar altın yaldızlar ve sedef kalem işleri ile süslüydü. Boğaziçi’nin diğer sarayları gibi Çırağan da birçok önemli toplantıya mekân olmuştu. Renkli mermerle süslenmiş cepheleri, abidevi kapıları vardı ve arka sırtlardaki Yıldız Sarayına bir köprü ile bağlanmıştı. Cadde tarafı yüksek duvarlar ile çevriliydi. Yıllar boyu harabe hâlinde duran kalıntı büyük tamirler sonunda yeniden ihya olmuş, yanına ilave edilen eklentiler ile beş yıldızlı, güzel bir sahil oteline dönüştürülmüştür. Bahçesinde süs havuzu, bir iskele ve bir helikopter pisti bulunmaktadır. Günümüzde birçok sosyal aktiviteye ev sahipliği yapmaktadır.[153][154]

Meydanlar [değiştir]

Taksim Meydanı [değiştir]





Taksim Meydanı
Ana madde: Taksim Meydanı
Taksim semti ve meydanı adını, Osmanlı Devleti'nde zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yer olduğundan verilmiştir.[155]
Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan hâline getirilip genişletildikten sonra, zamanla bugünkü görünümünü almıştır. Meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı ve çevresi bugün tören yeri olarak kullanılıyor ve buluşma yeri işlevini üstleniyor.[156] Meydan'ın başlangıcından Tünel'e kadar Nostaljik tramvay çalışır.[157]
Taksim Meydanı’nın simgesi hâline gelen Cumhuriyet Anıtı İtalyan heykeltraş Pietro Canonica'ya yaptırılmış, 1928 yılında yerine yerleştirilmiştir. Anıtın yapımı 2,5 yıl sürmüş, anıt taş ve bronz kullanılarak yapılmıştır.[158] Cumhuriyet dönemi anıtlarından ilk defa figüratif bir anlatımla Atatürk'ü ve yeni düzeni anlatan bir heykeldir.[159]

Sultanahmet Meydanı [değiştir]





Sultanahmet Meydanı
İstanbul'un en önemli meydanlarından biri. Bizans devrinde Hipodrom olarak bilinirdi. “Hipodrom” Yunanca "hippos" (at) ve "dromos" (yol) sözcüklerinin bileşiminden oluşan ve "atyolu" anlamına gelen bir kelimedir. Osmanlı döneminde buraya At Meydanı denirdi.[160] [161]
Günümüze çok az kalıntıları kalan Bizans devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmişti. “Büyük Saray” diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanından başlar, aşağılara, deniz kenarına kadar uzanırdı. Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir. Şehrin en önemli meydanı Agusteion ve burası ile cadde arasında Milerium zafer takı bulunurdu. Cadde Roma’ya kadar uzanan yolun başlangıcı idi ve ilk kilometre taşı da buradaydı.[162]
Meydanda bulunan sütunlardan ilki aynı zamanda aralarından en eskisidir. Üzerinde hiyeroglifler bulunan bu taş, firavun I. Tutmosis'in mezarından taşınmıştır. 2000 yıllık tarihi ile bu taş, aslında Bizans İmparatorluğu'ndan bile daha eskidir. İkinci sütun ise "Yılanlı Sütun" ya da "Burmalı Sütun" olarak adlandırlmaktadır. Bu sütun tunçtan yapılmış olup, birbirine sarılan üç yılan şeklinde yapılmıştır. Sütun Delfi'den getirlmiş olup, kente yılan gelmesini önlediği söylenir. Şu an sütundaki yılanları başları olmayıp, sadece birinin üst çenesi İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Eskiden tepesinde altıngümüş ve bakırdan yapılma bir kazanınolduğu söylense de doğruluğu ıspatlanamamıştır. Üçüncü sütuna ise "Örmeli Sütun" denilir. Bu sütunun taşlarının her biri ayrı bir yerden olmak üzere Anadolu'nun çeşitli yerlerinden geldiği rıvayet edilir. Eskiden üzeri altın yaldızlı levhalarla kaplı iken o levhalar kentin yağmalanmasından sonra çalınmıştır. Bu sütunun içinde bir mıknatıs bulunduğu, kenti depremden koruyacağı ve kıyamete kadar dayanacağı rıvayet edilir.
Osmanlı zamanında da Yeniçeri isyanları bu bölgede olur, kırk gün kırk gece süren şehzade sünnet düğünleri, şenlikler burada yapılırdı. Halide Edip'in İstanbul'un işgaline karşı konuşma yaptığı Sultanahmet mitingi de burada yapılmıştır.[163] Meydanın orta yerinde Kayzer II. Wilhelm'in ziyaret hatırası olarak yapılmış olan Alman Çeşmesi bulunmaktadır. [164] Meydanın batısında ise İstanbul Adliyesi yer almaktadır. Meydan günümüzde İstanbul'un en önemli turistik merkezidir.

Beyazıt Meydanı [değiştir]

Ana madde: Beyazıt Meydanı
Tarihî yarımada içerisinde bulunan tarihi bir meydandır. İstanbul Üniversitesi ve Tarihi Kapalı Çarşı'ya ev sahipliği yapmaktadır.Beyazıt Camiini de içinde bulunduran meydan turistlerin uğrak noktasıdır.

Özgürlük Meydanı [değiştir]

Bakırköy ilçesi İstanbul'un en kalabalık ilçelerinden birisidir. Bu ilçenin en popüler mekânlarından biri de Özgürlük Meydanıdır.

Parklar [değiştir]

Gülhane Parkı [değiştir]

Gülhane Parkı, İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan bir parktır. Park, eskiden Topkapı Sarayı'nın bir bahçesi idi. Padişahın Dolmabaçe Sarayı'na taşınması ile bahçedeki ağaçlar da saraya taşınmıştır. Bu yüzden bahçe, o zamanlar harap bir hâlde idi. 2003 yılında park olarak yeniden düzenlenen bahçe, yeniden eski hâlini alır. Ayrıca parkın Sarayburnu'na doğru olan tarafından, İstanbul'un belki de en güzel manzaralarından biri izlenebilir. Ayrıca parkın tam oratsında Gotlar Sütunu adı verilen bir sütun yer alır.

Kültür ve Modern Yaşam [değiştir]

Sahne ve güzel sanatlar [değiştir]

İstanbul giderek kültürel açıdan daha önemli bir merkez hâline gelmektedir. Şehir, 2010 Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmiştir [165][166]
Dünyaca ünlü pop starlar İstanbul stadyumlarını doldururken, operabale ve tiyatro gibi sanat dallarında eserler yıl boyu sahnelenir. Mevsimsel festival boyunca, dünyaca ünlü orkestralar, koral müzik grupları ve caz müziğinin efsane isimleri konser vermektedirler. 1982 yılından beri düzenlenmekte olanUluslararası İstanbul Film FestivaliAvrupa'daki en önemli film festivallerinden birisidir.[167] Güzel sanatlarla ilgili olarak 2 yılda İstanbul Bienalidüzenlenmektedir.
2004 yılında açılan İstanbul Modern Sanat Müzesi sık sık Türk ve yabancı sanatçıların sergilerine ev sahipliği yapmaktadır.[168] Ayrıca Pera Müzesi veSakıp Sabancı Müzesi'de dünyanın ünlü sanatçılarının sergilerini barındıran kentin önemli müzelerindendir.[169][170] Haliç'in kıyısında kurulan Rahmi M. Koç Müzesi'nde genellikle sanayi, ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine ait 1800 ve 1900'lü yılların arabalokomotifteknedenizaltı ve uçaklarısergilenmektedir.

Çinili Köşk Müzesi
1881 yılında kurulan İstanbul Arkeoloji Müzesi kendi türünde dünyanın en büyük müzelerinden biridir.[171]Müzede Akdeniz Havzası, BalkanlarOrta DoğuKuzey Afrika ve Orta Asya'ya ait 1 milyon arkeolojik parça bulunmaktadır. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin bünyesine ayrıca Çinili Köşk Müzesi de bulunur. Müzede Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden kalma İznik çinisi ve seramik örnekleri sergilenmektedir. Sultanahmet Meydanı'nda bulunan Büyük Saray Mozaikleri Müzesi geç Roma İmparatorluğu dönemi ve erken Bizans İmparatorluğu dönemine ait Büyük Saray'ın taban mozikleri ve duvar süslerini barındırır. Bu müzeye oldukça yakın olan Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde ise çeşitli İslam uygarlıklarına ait geniş bir koleksiyon bulunmaktadır. Türkiye'nin ilk özel müzesi olan Sadberk Hanım Müzesi'de eski Anadolu uygarlıklarından, Osmanlılara kadar uzanan geniş bir yelpazede birçok eser içerir.[172]
Beşiktaş ilçesinde yer alan Yıldız Sarayı, İstanbul Antika Fuarı'na ev sahipliği yaparak Doğu ve Batı'dan birçok antika eseri bir araya getirmiştir.[173]Şişli'nin Mecidiyeköy semtinde bulunan Çok katlı Mecidiyeköy Antikacılar Çarşısı şehrin en büyük antikacılar çarşısıdır. 1455 - 1461 yılları arasında II. Mehmet tarafından yaptırılan Eminönü'ndeki Kapalı Çarşı mücevher, halı, sanat eseri ve antika eşyalar satan sayısız dükkân vardır.[174] Beyazıt Meydanı'ndaki tarihi ve nadir kitapların satıldığı Sahaflar Çarşısı, dünyanın en eski kitap çarşılarından birisidir. Sürekli olarak geç RomaBizans ve Osmanlı döneminden bu yana faaliyet göstermektedir.[175]
Canlı gösteriler ve konserler için ev sahipliği yapan bir numaralı tarihi mekânlar Aya İriniRumeli HisarıYedikule HisarıTopkapı Sarayı avlusu ve Gülhane Parkı'dır. Önemli bir kültür öğelerinden biride Türk Hamamı'dır. Osmanlı döneminde yapılan ve buna en iyi örnek olan Çemberlitaş Hamamı (1584), Fatih'in Çemberlitaş semtindedir.[176]

Rekreasyon [değiştir]

Geleneksel plajlar su kirliliği nedeniyle yavaş yavaş kaybolmaktadır. Ancak son zamanlarda şehirde eski plajlar yeniden açılmaktadır. Kentin yüzme için en çok tercih edilen yerleri, Bakırköy,KüçükçekmeceSarıyer ve Boğaz'dır. Şehir dışında kalan AdalarSilivri ve Tuzla'nın yanı sıra Karadeniz'e kıyısı bulunan Kilyos ve Şile de yüzmek ve dinlenmek için tercih edilmektedir.
Prens AdalarıMarmara Denizi'ndeki bir grup adadan oluşmaktadır. Kartal ve Pendik ilçelerinin güneyinde kalan adalarda 19. ve 20. yüzyıl başlarından kalma birçok çam ve fıstık çamı vardır. Ayrıca bu dönemden kalma neoclassical and art nouveau tarzında Osmanlı yazlık konkları vardır. Adalarda başlıca balık ve deniz yemekleri yaygındır. İstanbul'a uzak mesafede bulunan Şile ilçesi yazlık ve dinlenme yeri olma özelliği ile bilinir. Şehir merkezine uzaklığı 50 kilometredir. Bozulmamış beyaz kum plajı bulunur.

Kapalı Çarşı, dünyanın en büyük ve en eski kapalı alışveriş merkezlerinden birisidir.

Alışveriş [değiştir]

İstanbul'da çok sayıda tarihi çarşı vardır. Kapalı Çarşı (1461), Mahmutpaşa Çarşısı (1462) ve Mısır Çarşısı bunlardan en önemlileridir. İlk modern alışveriş merkezi iseBakırköy ilçesinde bulunan Galleria'dır. 20. yy'ın son yıllarında daha ziyade "alışveriş merkezi" adı verilen modern çarşıların sayısı artmıştır. Bunların en önemlileri,Akmerkez 1993, Capitol Alışveriş Merkezi 1994, Profilo Alışveriş Merkezi 1998, Cevahir Alışveriş Merkezi 2002, Avrupa'nın ve Dünya'nın en iyi alışveriş merkezi ödülünü kazanan Metrocity (2003), Kanyon Alışveriş Merkezi (2006), İstinye Park (2008), Meydan Alış Veriş Merkezi (Ümraniye[177] - Merter[178] - 2009).

Restoranlar [değiştir]

İstanbul, geleneksel Türk lokantaları ile birlikte, Avrupa ve Uzak Doğu'lu birçok restoran ve diğer mutfakları bünyesinde barındırmaktadır. Kentin en önemli meyhane vebarları şehrin en canlı yerlerinden biri olan Beyoğlu ilçesindeki İstiklal Caddesi'nde toplanmıştır. 1876 yılında açılan Çiçek Pasajı, pekçok tarihi meyhane, bar ve restoranı içerisinde bulundurmaktadır. 1870 yılındaki büyük Beyoğlu yangını sonucu yanarak yıkılan Naum Tiyatrosu'nun yerine Hristaki Zografos Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Rum Cleanthy Zanno'nun mimarlığında yeni bir tip çarşı binası olarak Cité de Péra adıyla açılmıştır.
Diğer tarihi bar ve kahvehaneler Tünel Pasajı çevresindeki alanlarda ve Asmalımescit Sokağı yakınlarında ve yine Çiçek Pasajı'nın arka darafına düşen Nevizade Sokağı'nda yoğunlukla bulunur. İstiklal Caddesi çevresindeki bazı tarih mahalleler farklı şekillerde yeniden restore edilmiştir. Galatasaray Lisesi yakınlarındaki Cezayir Sokağı'nda resmi olmayan adıyla bilinen La Rue Française[179][180] de (Fransız Sokağı) frankofon barlar, kafeler ve canlı müzik dinletisi sunan restaronlar bulunmaktadır.[181]
İstanbul da tarihi balık lokantalarıda oldukça ünlüdür. En popüler balık lokantaları genellikle Boğaz'da ve şehrin güneyindeki Marmara Denizi kıyılarındadır.[182][183] Ayrıca Marmara Denizi'ndeki en büyük Prens Adaları (BüyükadaHeybeliadaBurgazada ve Kınalıada) ve İstanbul Boğazı'nın kuzey girişinde bulunanAnadolu Kavağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder