14 Mayıs 2012 Pazartesi

Şehr-i Denizli


pamukkaleBulutların gölgesinde yeryüzünün doğal güzelliklerinden payını düşeni fazlasıyla alan Pamukkale, doğal kaynaklar açısından da çok şanslı bir coğrafyada yer alıyor. Pamukkale, her geçen gün daha fazla ilgi gören ve umut bağlanan termal turizm merkezleri açısından çok zengin kaynaklara sahip Denizli’ye 17-18 kilometre uzaklıkta bulunan Pamukkale’yi iki ayrı açıdan gezmek lazım. İlki, o meşhur, herkesin bildiği travertenlerin Pamukkale’si, diğeri antik Hierapolis kenti. Bu iki kesim içiçe geçmiş olarak varlığını sürdürüyor.
Yakın bir zaman öncesine kadar, travertenlerin olduğu bölge otel ve motellerle doluydu. Bu binalar bir süre önce biri hariç yıktırılmış, çevre oldukça temizlenmiş. Ama yine de o bembeyaz travertenler eski havasında değil. Travertenlerin oluşumunu sağlayan kireçli kaynak suyunun yetersizliği nedeni ile Pamukkale yirmi kadar bölgeye ayrılmış, her gün belirlenen birkaç bölgeye su verilebiliyor.
Ama, galiba bu yeterli olmadığı için yer yer renk değişimlerine rastlanıyor. Çevrenin korunması için bir olumlu gelişme. Eskiden dileyen, dilediği yerden traventenlere girip gezebilirdi, şimdi bu durum değişmiş. Belirlenen bir bölgenin dışında travertenlere basmak yasak. Pamukkale’de asıl görülmesi gereken yer Hierapolis. Kent adını Mysia Kralı ve Bergama’nın kurucusu Telephous’un karısı Hiera’dan almış.
Bölgede gezilecek yerlerin başında tiyatro gelmekte. 15-20 bin kişi kapasiteli olan tiyatro tipik Roma tarzına sahip. Geçirdiği restorasyonlardan sonra bugün oldukça iyi bir konumda. Hierapolis’i ilk kez sanıyorum 31-32 yıl önce görmüştüm. Tam bir harabe halindeydi. Çevreden toplanan tarihi eserler doğru-dürüst kapısı bile olmayan bir depoya yığılmıştı. Neyse ki bugün durum değişmiş. Yaklaşık ikibin yıllık Büyük Hamam onarılmış ve arkeoloji müzesi haline getirilmiş. 3 ayrı salonu son derece güzel lahitler ve heykeller sergileniyor. Gezilecek yerler arasında agora, sütunlu cadde, bazilika, çeşme ve anıtsal kapılar da bulunmakta.
Görülecek son yer ise sakın şaşırmayın nekropol, yani mezarlık. Hierapolis vaktiyle bir sağlık merkezi olduğu için, hastaları, yaşlıları iyileşmeleri, dinçleşmeleri için buradaki kaplıcalara getirirlermiş, takdir-i ilahi vaki olunca da yine oraya gömerlermiş. Bu nedenle, Hierapolis çok büyük bir mezarlığa sahip. Değişik tipte yüzlerce, binlerce mezar var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder